Kimya Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Uğur Nigiz liderliğindeki proje, TÜBİTAK desteğiyle hayata geçiriliyor.
Doç. Dr. Filiz Uğur Nigiz, ÇOMÜ TV Kampüs FM ortak yayınında projeye ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bu projenin 3 yıl önce oluşturduğu bir fikir olduğunu belirten Doç. Dr. Filiz Uğur Nigiz, "Daha sonra bununla ilgili ön bilgileri topladık. Biz bunu düşünürken dünyada başka araştırmacılar da aynı şeyi düşünüyor. Ama dünyada yapılan benzer uygulamalar Sadece mikro filitrasyon giderimi ile ilgili çalışmalar vardı. Sonra biz bu fikri geliştirip bir yıl sonra TÜBİTAK'a verdik. Şu an TÜBİTAK desteğiyle projemiz devam ediyor. Şu an malzeme geliştirme aşamasındayız ama aynı zamanda malzeme geliştirirken de birçok testi yapıyoruz. Bir sürü AR-GE çalışması var ve bunlardan en filtre olanı en sona saklıyoruz. Biz bütün aşamaları malzeme üretimini bitirdik polimerik filtrede. Onun dışında bir zeytin dallarından bir biyoçer kısmımız vardı. Onu da yaptık. Ayırma işlemlerini de yaptık. Şu an 6 aylık bir dönemi bitirmemize rağmen projenin büyük bir kısmını başarıyla tamamlıyoruz” dedi.
Çamaşır makinesi, deterjanın içindeki anyonik malzemeler başta olmak üzere, kıyafetlerden de kirlilik olarak geçebilecek boyar maddeleri, yağları, onun dışındaki fosfat nitrat gibi bileşenleri, mikro plastikleri, diğer kolyoider mazilerin hepsini tabaka tabaka ayıracak bir filtre geliştirdiklerini söyleyen Doç. Dr. Filiz Uğur Nigiz, "Dolayısıyla çamaşır makinesinin deşarjına verilebilecek bütün kirlilikleri arıtmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
"Gözle görülür malzemeleri ve tüyleri tutacak"
Filitre tasarımına ve kullanılan malzemelerine ilişkin açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Filiz Uğur Nigiz, “Şöyle biz tasarladık. Eğer çevreye faydalı bir şey yapacaksak kullandığımız her şeyin bütün proseslerinde yeşil Gerekiyordu. Aksi takdirde bir anlam ifade etmiyor. O nedenle biz filtreyi üç katman olarak tasarladık. En dış katmanında bildiğimiz bir sünger filtre var. Bu sadece gözle görülür malzemeleri ve tüyleri tutacak. Onun için de geri dönüştürülebilen polimerlerden ve biyobozunur polimerlerden, polilaktik asitten mesela birkaç malzeme daha var. Bir polimeri filtre ürettik ve bu üretimi de endüstriyel üretim tarzında Yani. Elektro airme dediğimiz bir sistem var. Lifle birlikte istediğimiz kalınlıkta istediğimiz gözeneklerde çektik. Ardından en iç kısmında da ki bu da artık bütün işte katyonik bileşenleri, geri kalan boyaları ayıracak bir katman. Orada da ülkemizde birçok bulunan ve daha çok aslında atık olarak etrafa atılan Zeytin Dallarını uygun bir şekilde öğüttük. Ardından da dediğimiz bir işlem var oksijensiz yatma. O işlemle birlikte bir atforbona dönüştürdük. Bu şekilde katman katman filtremizi hazırladık. Bütün araştırmacılar bilirler, ben kimya mühendisi olduğum için aslında günlük yaşantımızda da acaba bunu daha doğal, bunu daha iyiye nasıl geliştirebilirim diye sürekli aklımızda olur. fikir de çok önceden beri gelişti ama özellikle son zamanlarda bu denizlerdeki müsilajlar, denize atılan kirlilikler, endüstriyel proses kirlilik Onun dışında belediyelerdeki yük ve biliyorsunuz köylerde bu tip arıtma tesisleri çok ayrıntılı bir sistem yok. Ama herkes çamaşır makinesi kullanıyor. Daha çok evlere girebilen bir sistem tasarlamak istedik. Bu fikirle yola çıktık ve ilerliyoruz” şeklinde konuştu.
"Bu şekilde ilerleyeceğimizi düşünüyoruz"
2 tane büyük beyaz eşya firması yeni makinelere entegre bir filtre ürettiler ama sadece mikro plastik gidermek için olduğunu belirten Doç. Dr. Filiz Uğur Nigiz, "Ve yeni bir makine almanız gerekiyordu bunun için. Ancak ben firmalardan öte biraz belediye ve devlete katkısı olsun diye modüler bir sistem geliştirdik. Yani yeni bir makine almaya gerek kalmadan evlerdeki makinenin arkasına takılabilecek bir şey. Bu arada bu yurt dışında özellikle son üç dört yıldır, dedim ya hani biz düşünürken başkaları da aynı şeyi düşünüyor. Başka bilim insanları. Özellikle üç dört yıldır bir polyesterden bu dışsal filtreler var. Sadece mikro plastiği ayırıyorlar. Ama yine bir dışsal filtre kullanımı var ve ticari. Bunlar artık yasalarda Zorunlu hale gelmeye başladı. Bizler de bu şekilde ilerleyeceğimizi düşünüyoruz. Bizim dünyada bu konuda ilk olmamızın sebebi, sadece mikro plastiği değil deterjanın da getirdiği yağların ve renklerin boyaların da getirdiği kirlilikleri tek kademede arıtmayı planlıyoruz. Bu şekilde öncü olacağımızı düşünüyoruz. Ben Kocaeli'den geldim. Bu fikri ilk geliştirdiğimde oranın belediyesiyle koordineli bir şekilde çalışacaktık ama sonra Çanakkale'ye dahil oldum. Haliyle birkaç görüşmemiz oldu. Geliştirileceğini henüz daha tam bir netleşmiş ve resmi çizilmiş bir proje yok. Ama en azından öncü olsun farkındalık artsın. Bu şekilde çalışmalara daha değer verilsin istiyoruz. Akademisyen olarak ne kadar çok faydamız varsa onun hepsini göstermek zorundayız. Plastik zararlı biliyoruz ama plastiğin olmadığı bir yer yok. Ama eğer plastiği kullanacaksak artık yeni plastikler üretmeyip üretilenlerden dönüştürebiliriz. Çünkü artık kaldırılabilecek bir yük kalmadı. Çevre konusu çok önceliğimiz yaşam için öncelik çevre” dedi.
Tuğba Kulasoy