Güncel

Prof. Dr. Türkeş'ten Aşırı Hava Olayları Hakkında Önemli Açıklamalar

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden emekli coğrafya ve iklim bilimci Prof. Dr. Murat Türkeş, son dönemde artan aşırı hava olayları hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

 Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Türkeş, sel, su baskınları, fırtına ve hortum gibi afetlerin sadece iklim değişikliğine bağlanmasının yanıltıcı olduğunu vurguladı.

 Bir sel su baskını ve oluşan hortumlar ile ilgili, gözlem yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Türkeş, "Günümüz dünyasında aşırı hava ve iklim olaylarının sıklığı ve şiddeti artış göstermektedir. Bu durumun arkasında yatan nedenleri anlamak için bilim insanları üç aşamalı bir yöntem izliyor. Bu yöntem, aşırı olayların fiziksel açıklamalarını yapmak, olayların sıklık, süre, zamanlama ve şiddetindeki değişimleri belirlemek ve iklim modelleri yardımıyla bu olayların simülasyonlarını gerçekleştirmeyi kapsıyor. İlk aşamada, aşırı hava olaylarının ardındaki fiziksel düzenekler incelenir. Sıcak hava dalgaları, şiddetli sağanak yağışlar, dolu fırtınaları, seller, taşkınlar, hortumlar, kasırgalar ve kuraklıklar gibi olayların nedenlerini anlamak, bu olayların nasıl ve neden meydana geldiğini ortaya koyar. Bu süreçte, güvenilir gözlemler büyük önem taşır. İklim bilimciler, bu gözlemler sayesinde olayların zaman içindeki değişimlerini belirleyebilirler. İklim modelleri, aşırı hava olaylarının doğru bir şekilde simüle edilmesi için kullanılır. Bu modeller, yaşanan olayların gelecekte nasıl değişebileceğini öngörmemize yardımcı olur. Ancak, bu aşamalar gerçekleştirilmeden, herhangi bir aşırı hava olayını ya da afetini "normal" olarak değerlendirmek yanıltıcı olabilir” dedi.

 

Kentlerin iklim değişikliğine karşı dirençli hale getirilmesinin önemini belirten Prof. Dr. Türkeş, “İklimin olumsuz etkilerine karşı dayanıklı, etkilenebilirliği düşük kentler oluşturmak, bozulmuş coğrafyayı onarmak ve yok edilen dere ve çayları yeniden canlandırmak, doğal vejetasyon ve jeomorfolojiyle uyumlu taşkın yatak ve vadilerde özgürce akmalarını sağlamak gereklidir. Bu adımlar, kentsel seller ve su baskınları gibi olumsuzlukların önüne geçebilir. İklim değişikliğini ve iklim değişikliği ile mücadeleyi önemsemeyen, sonuçlarını dikkate almayan yönetici ve karar vericiler için, tüm olumsuzlukları yalnızca iklim değişikliğine bağlamak kolay bir çıkış yolu olabilir. Ancak bu yaklaşım, bilimsel etiğe uymayan ve yüzeysel bir davranış biçimidir. İklim değişikliğinin etkilerini anlamak ve bu etkilerle mücadele etmek, sadece bir kaçınılmaz gerçekliği kabul etmekle değil, aynı zamanda etkin ve bilimsel yaklaşımlar geliştirmekle mümkündür” şeklinde konuştu.

Ercan Özçetin