Güncel

YUNUS EMRE-AŞKIN YOLCULUĞU

Geçen yıl nisan ayında “SEZON FİNALİ” alt yazısıyla âniden yayınına ara verilen YUNUS EMRE-Aşkın Yolculuğu dizisi, Taptuk Emre ile Yunus Emre’yi nankör olarak gösteren bir sahne ile sonlandırılmıştı.

Şiirlerine İLAHÎ adı verilen Hakk ve halk aşığı, ozanı Yunus Emre ile ilgili bir menkıbeye, onun bir şiirine tanık olmamıştık. Demek ki Y.Emre henüz pişmemiş…
Derken 2016’nın Ocak ayında dizi, kaldığı yerden TRT-1’de yayınlanmaya başlandı. Taptuk Emre’nin hikmetli sözleri, Yunus Emre ‘nin nefsini yenmek, gönlünü tüm kötülüklerden arındırmak için verdiği mücadele, beni ve öğrendiğime göre, birçok vatandaşımızı ekran başına oturtmuştu. Nisan ayına girince bu dizinin tutkunları olarak bizler, “TRT-1 yine SEZON FİNALİ yapar.” endişesi içindeydik. Eski öğrencim Özgür Şafak’la Tumay’ın çay evi önünde söyleşirken, birden aklıma geliverdi bu dizi. Özgür’e: “Yunus Emre’yi hiç izledin mi?” diye sordum. “Aa Hocam hiç kaçırır mıyım?” Bazen işlerim uzun sürüyor, eve dönünce eşim bana izlediklerini aktarıyor.” yanıtını vermişti. “Nisan’a girdik, diziyi yine keserler herhalde…” dediğimde Özgür: “Hocam sizin haberiniz olmayabilir, internet kullanmıyorsunuz. TRT-1’e bu dizinin tutkunları binlerce mesaj göndermişler: “Yunus Emre dizisini, geçen yıl olduğu gibi âniden keserseniz, ERTUĞRUL-Diriliş dizisini boykot edeceğiz, reytinginizi düşüreceğiz.” demişler. Bu nedenle bu defa diziyi kesemezler.” diyerek içimi ferahlatmıştı Özgür Şafak.
Dizinin tamamının yayını, böylece 24 Mayıs Salı günü FİNAL alt yazısıyla son buldu. İyi de TRT-1 yetkilileri FİNAL, Türkçe bir sözcük değil ki!... “SON” ya da “SON BÖLÜM” diyemiyor musunuz? Ya da “BİTTİ” yazısını koyamıyor musunuz? Koyamazsınız; çünkü sözcükler Türkçe’dir…
FİNAL diyorsunuz. Bu, spor alanında birincinin belli olacağı FİNAL Mİ Kİ?...
HAYIRSEVER VOLKAN DEMİREL
Türkiye’nin en başarılı kalecisi Volkan Demirel, ne yazıktır ki Fransa ‘da yok. Bir millî karşılaşma öncesinde, kale arkası tribününden bazı kendini bilmezlerin, ona, ailesine küfretmeleri nedeniyle, eldivenlerini çıkarıp Fatih Terim’e “Ben yokum artık” diyerek sahayı terk etmesi, beklenmeyen bir davranıştı.
Millî takımın ve de FB’nin futbol karşılaşmalarında, kendi hatası veya savunmacıların hatası sonucu gol yemesinin ardından Volkan’ın yüzünü kaplayan hüzün dalgası, beni hep duygulandırmıştır. Yüzünde masum bir çöküş görülür. Onunla birlikte üzülürdüm. Spor karşılaşmalarında tanık olduğumuz bireysel ya da toplu küfürler, sporu, bir tiyatro, bir film izler gibi izleyen uygar ülke insanları ile aramızda dünya kadar fark olduğunun kötü bir kanıtıdır. Tribün küfürlerinden nasibini yüksek oranda olan futbolcu, Beşiktaş’ın ve millî takımın savunmacısı Alpay Özalan olmuştur. Alpay, küfürlere dayanamadı, küfür küpü dolmuş olacaktı ki taa Japonya’ya kaçarcasına transfer olmuştu. Burak Yılmaz’a da az çektirmediler, o da soluğu Çin’de aldı. Keza Hakan Şükür…
Volkan’ın büyük bir hayırsever olduğunu gazetelerde okumuştum. Volkan, 13 Mayıs 2014’te Manisa’da, Soma Maden İşletmesi’ndeki kazada hayatını kaybeden 301 madencinin 940 bin liralık banka borçlarını ödemiş. Volkan, yaptığı yardımın gizli kalması için bir hayli çaba harcamış. Ne var ki onun yardımı basına sızdırılmış. Volkan, haberi yayanlara isyan etmiş. Kutlarım seni büyük insan. Gol yediğinde savunmaya lâf etmezsin ama yaptığın iyiliği yayanlara, yazanlara büyük tepki göstermişsin. Beşiktaş’ın Tolga’sının, Trabzonspor’un Onur’unun, gol yediklerinde arkadaşlarına nasıl isyan ettiklerini görüyoruz. Gol yediğinde yalnızca yüzün hüzün doluyor. Volkan, Fenerbahçe’nin karşılaşmalarında gollük şutları kurtarmakla kalmadın, SOMA şehitlerini, borçtan KURTARDIN.
Yıllar önce FB’de kaleci olarak görev yapan SCHUMACHER, jübilesini Türkiye’de yapmak, tüm geliri yoksul çocukları koruyan bir kuruluşa bırakmak istediğini söylemişti. Gün geldi çattı, tribünler doldu taştı. Hâsılat, bu kaleciye verildi, o da paracıklarla soluğu Almanya’da almıştı. Beşiktaşlı Mehmet Özdilek, jübilesinin tüm hâsılatını hayır kurumlarına bağışlamıştı.
EMEKLİ HAMİT ALTINTOP VE EMEKLİLER
2015-2016 Futbol Yılı’nda tek bir dakikacık bile sahada top koşturmayan GS’li Hamit Altıntop, bir yılda 2 milyon 750 bin euroyu cebine koymuş. Canlı, diri hâliyle Almanyalarda oynardı, ülkemize, posası çıkmış bir emekli olarak gelmiş, yedek kulübesinde bile görülmediğinden yüzüne hasret kalmıştık. Geçenlerde FB Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım: “Bana, kimse Serdar Kesimal’i sormuyor. Adam, hiç oynamadan bir yılda 2,5 milyon euroyu cebine koydu.” demişti. Hamit Altıntop ile Serdar Kesimal’ın top oynamadan milyonlar kazanması, beni iştahlandırdı. Bilirsiniz sanayi kuruluşları, bankalar, kamu kurum ve kuruluşları, engelli kardeşlerimizi, belli kontenjandan işe alırlar. Beşiktaş da bir kuruluş. 6 yaşımda Beşiktaşlı olduğuma göre, tam 70 yıllık Beşiktaşlıyım. “Acaba?” diyorum, Beşiktaş Kulübüne başvursam, “Tesislerde bir odacığa beni koyuverin, yılda yalnızca 12 bin TL (euro istemem) veriverin, sevaba girersiniz.” desem, kabul ederler mi? Süleyman Seba yaşasaydı “tamam” derdi, bu Fikret Orman genç adamdır, hâlimizi anlar mı acep? Yıllardır Beşiktaş tişörtü, atkısı şapkası, tespihi, çakmağı, çorabı, anahtarlığı, bayrağı aldık, masraf ettikti…
ALTIN SÖZ: “AKILLI KİŞİ, AKILLI KİŞİNİN AKLINI DEVREYE SOKAN KİŞİDİR.” Candarlı Mehmet Bey