Çanakkale'nin Lapseki ilçesindeki kırsal alanlarda yaşayan yılkı atları, doğanın özgürlüğünü simgeliyor. Tarım makinelerinin kullanılmasıyla köylerde yaşam alanı bulamayan atlar, doğaya salınarak vahşileşti ve sürüler halinde dağlarda dolaşmaya başladı. Yılkı atları, bölge halkının ve doğa meraklılarının ilgisini çekiyor. Doğada özgürlüğün simgesi yılkı atları, uzun yıllardır varlıklarını sürdürdükleri Çanakkale'nin Lapseki ilçesindeki kırsal alanlarda tabiata ayrı güzellik katıyor.Geçmişte ilçenin bazı köylerinde tarım işleri ve taşımacılıkta kullanılan atların yerini giderek tarım makineleri aldı. Bu nedenle köylerde yaşam alanı bulamayan atlar, sahiplerince doğaya salındı. Zamanla vahşileşen ve doğa şartlarına dayanıklı hale gelen atlar, yıllar içinde çoğalarak sürüler halinde Lapseki'nin dağlarında özgürce dolaşmaya başladı. Lapseki'nin kırsal kesimlerindeki mera ve ağaçlık alanlarda yaşayan yılkı atları, 10-15 attan oluşan gruplar halinde yaşamlarını sürdürüyor. Bölge halkı tarafından uzun yıllardır varlıkları bilinen atlar, son yıllarda doğa meraklılarının da ilgisini çekiyor. Yılkı atları, büyükbaş hayvanlar için yapılan yalaktan su içmek için zaman zaman indikleri Üçpınar köyünün vazgeçilmez parçalarından oldu. Hayvanlarla iç içe olmaya alışkın köylüler, kimi zaman mahsullerine zarar verseler de yılkı atlarının varlığını benimsedi. Köylülerden 88 yaşındaki Osman Aslan,muhabire, çocukluğundan beri yılkı atlarını gördüğünü söyledi. Bu atların yıllardır doğada sahipsiz yaşadığını belirten Aslan, "Ürediler, sayısını bilmiyorum. Her yerde sürüyle var. Köye geliyorlar, burada yayılıyorlar, otluyorlar." dedi. "Köylülerden kaçmıyorlar" Üçpınar köyü muhtarı Metin Demirtaş da dedelerinden dinlediği kadarıyla yılkı atlarının çok uzun zamandır var olduklarını anlattı.
Zamanla kullanılmadığı için doğaya salınan atların çoğaldığını ve gruplar halinde dolaşmaya başladıklarını dile getiren Demirtaş, "5-6 grup halinde başıboş geziyorlar. Akşam bir bakmışsın köyün içindeler. Yabancıları görünce kaçıyorlar ama iç içe oldukları için köylülerden kaçmıyorlar. Bazen akşamları köyün içinde duruyorlar." ifadesini kullandı.
Demirtaş, eskiden vasıta olmadığı için köylülerin atları binek amaçlı kullandığını belirtti.
Düğünlere, hayırlara giderken, köyden köye göç ederken atlara binildiğini dile getiren Demirtaş, şunları kaydetti:
"Bulunduğumuz yer dağlık olduğu, vasıta geçemediği için Çanakkale'ye bile atlarla gidiliyormuş. Köy işlerinde kullanılıyordu. Traktörler çıkınca atlardan vazgeçildi. Atların yakalanması yasak. Doğanın dengesini sağlaması için bu atların burada olması gerekiyor. Doğada bir hayvan ölse yeri doldurulmuyor. O nedenle öldürmek ve yakalamak yasak. Biz de muhtarlık olarak bunu gözlemliyoruz. Atları merak edenler, gelip görmek isteyenler, fotoğrafını çekmek isteyenler var, hatta yakalamak ve evcilleştirmek isteyenler var ama 'yasak' diyorum."
Yılkı atlarını zaman zaman gözlemlediklerini anlatan Demirtaş, "Her grubun bir lideri var. Lider, kimseyi grubun içine karıştırmaz. Hepsinin yayılma mevkileri var. Kimse kimsenin mevkisine girmiyor. Köyümüze gelen grup da hep aynı grup. Köylüler de onlara alışkın. Sevilen bir hayvan, ayı, kurt, çakal gibi değil. Doğadaki diğer vahşi hayvanlar, liderleri başlarında olduğu için yılkılara zarar veremiyor." diye konuştu.
Ercan Özçetin